24 Temmuz 2013 Çarşamba

Damak yarığı macerası - vol.2

Ameliyat günü gelip çattığında, hastaneye çok da kalabalık olmayan bir ekiple gittik. Ben, özgür, kayınvalidem ve tabi ki ipek. güzel güzel hazırladık kızımı ve ameliyat ekibine teslim ettik. yaklaşık 2,5 saat sonra bize ipeği getirdiklerinde zorlu kısım başladı.

anestezi sonrası sıkıntıları çok yaşadı ipek, yaklaşık 18 saat durmadan ağladı, aralarda kısa süreli sızdı, uyandı tekrar ağladı. ameliyatı çok şükür başarılı geçmişti ama damak yarığı ameliyatlarında, ameliyat sonrası bakım çok önemli. özellikle ilk 24 saat boyunca ameliyat bölgesini sürekli nemli tutmak gerekiyor. ağzının içinde çok miktarda kesi ve dikiş olduğundan, o bölgenin kurumaması çok önemli, aksi taktirde delikler oluşabiliyor ve bu da hiç istenmeyen ve ameliyatı tamamen başarısız kılan bir durum. o yüzden ameliyattan çıktıktan 4 saat sonra ipeğe sıvı vermeye başladık, 20 dakikada bir, ta ki hastaneden çıkana kadar. bu ameliyat sonrası bakımla ilgili en önemli kısım. önce bir şırınganın ucuna takılmış serum hortumu ile, sonra bardak, en sonunda dilini toparlayabilir hale gelince de kaşıkla. biz su ve sulandırılmış formül süt ile başladık. arada kuru meyve suyu da verdik. ama maalesef ki ağzının içi dikişlerle ve kesilerle dolu olduğu için beslenme çok canını yakıyordu. vazgeçmeden beslemek gerekiyor, kalbimize taş bastık, ağlata ağlata besledik ipeği sabaha kadar. geceyi de ateşlenmeden geçirdi çok şükür.

sabah doktoru kontrole geldiğinde, durumunu da beslenmesini de gayet iyi buldu ve toparlanıp çıkabileceğimizi söyledi. ameliyat öncesi 2 gece kalacağımızı söylediğinden, bu duruma çok sevindik. 24 saattir uykusuzduk ama ameliyat başarılı geçmişti, ipek çok hızlı iyileşiyordu, eh ağlaması da biraz azalmıştı. ama kuzum 24 saattir hiç gülmemişti. valizimizi topladık ve tüm hemşirelerimize teşekkür ederek hastaneden ayrıldık.

17 Temmuz 2013 Çarşamba

damak yarığı macerası - vol.1

bu konuyu bloga yazıp yazmamakta kararsız kaldım bir süre. ama sonra, kendi durumumuzu düşününce, internette ne kadar az bilgi olduğu ve olanların da çoğu bilgi kirliliği olunca olunca yazmaya karar verdim sıcağı sıcağına. ipek, 10 haziranda, tam da 10 aylık olduğu gün ameliyatını oldu. ben de ancak bu süreci yazmaya karar verdim. gerçi bu 3. kez yazmaya başlayışım, sağolsun ev ahalisi bir türlü izin vermiyor.

ipek ve aslan doğduğunda, aslan bir süre küvözde kalmıştı. ipek elimizin altındaki, sağlıklı, güzel bebekti, aklımızın yarısı hastanede, aslandaydı hep. tek sorunu vardı ipeğin. emmeye çalışıyordu ama yeterince süt gelmiyor, doğru düzgün sütü çekemiyor, ve tabi ki aç kalıyordu, saatlerce uyanmadan uyuyordu. 1 gün klasik lohusa davranışı - anne sütü yerine formül süt içerse çocuğu ölcek düşüncesi - yüzünden çocuğu resmen aç bıraktıktan sonra, ipeğe kaşıkla formül verdik ve karnı doyup gözü açıldı minik kuzumun. ilk günler, biraz emmeye çalıştı, biraz sağdım, ememedi, süt sıtması oldum derken ipek 5 günlüktü, hastaneye kontrole gittik ve süpriz! kilo alımı çok az, böyle giderse onu da küvöze alırız, neden alamıyor, aaa ipekte "incomplete damak yarığı" var. emmesi biraz zor olur ama emzirin. şimdi öyle hayal gibi geçiyor ki o konuşmalar hafızamdan. doktorumuzu çok sevsem de, maalesef bazı şeyleri bilmiyordu işte! ipeğin emmesi pek mümkün değilmiş bunu biraz geç anladık. resmen cahil gibi davrandık. hep doktorlara güvendik ama işte bazıları eksik biliyorlarmış, geç anladık. ( araya not, bu bahsettiğim şikayetler ipeğin iyileşmesini zerre etkilemiyor, sadece, baştan biraz daha iyi besleyebilirdik, tedavisinde hiçbir eksiklik olmadı)

o gün, ipeği hemen bir plastik cerraha gösterdik. kendisi hakkındaki ilk izlenimimiz tıp eğitimi almış kuafördü. bizi, canım, cicim, ipeğim, aman olcak olan bu olsun, ameliyata bile gerek olmayabilir, küçücük bir şey, 6 aylık olunca tekrar görüşelim diyerek uğurladı. bu arada dikkatinizi çekerim bize kimse şu biberonla besleyin, şöyle besleyin demiyor, sadece bir 45 derece muhabbeti var o kadar. ipeği ısrarla emzirmeye çalışarak, ağzına süt sıkarak, envai çeşit biberon emziği deneyerek, ağzından burnundan teperek bir şekilde besledik ve büyüttük. bu arada aslanı da küvözde kaldığı için bin tane teste götürüp getiriyorum, her birinden önce ayrı bir stres ve depresyon.

bebekler 3 aylık olup, kolikleri bitip, hayat hepimiz için daha normale döndükten sonra, ben artık damak yarığını araştırmaya başladım. evet, ipeğinki çok az bir seviyedeydi diğer hastalara göre. bu iyi birşeydi herhalde, burnundan çıkıyordu bazen yedikleri ama çok da kötü değildi. neyse sonunda sevgili doktorumuz prof. dr. özhan çelebilere ulaştık.

ipek 6 aylık olunca da doktorla ilk görüşmeye gittik. görüşme pek de umduğumuz gibi gitmedi, doktor bize duymak istediklerimizi değil, direk yüzümüze gerçekleri söyledi. sürecin ne kadar zor olduğunu, ameliyatın kesinlikle basit olmadığını, zorluğunun yarığın boyutundan bağımsız olduğunu, ameliyatta oluşabilecek komplikasyonları, ameliyat başarısının ne kadar olduğunu, bunda ameliyat sonrası bakımın ne kadar önemli olduğunu, vs. sonuç olarak doktorun odasından betimiz benzimiz atmış olarak çıktık. o gün, ipeğin gülen yüzüne inat, bizim için dünya durdu...

biz bu ameliyatla ilgili bir sürü doktordan fikir aldık ama bizi bir tek özhan hoca doğru yönlendirdi, hiçbir şey onun bilgisinin, kontrolünün dışına çıkmadı, hiçbir zaman umursamaz davranmadı veya bize hissettirmedi, hiçbir şeyi küçümsemedi. herşeyi açık açık konuştu. bunlar bizim için doktor belirlemekte önemli kıstaslardı, ve tabi ki işinde uzman bir hoca olması en başta bizi ona yönlendirmişti.

ilerleyen aylarda, ipeğin kan değerlerinin güzel çıkması, biraz daha kilo almasıyla birlikte 10 haziran 2013 ameliyat tarihi olarak belirlendi. damak yarığı ameliyatı normalde 9-12 ay arasında yapılıyor. ameliyat muhakkak bebek konuşmayı öğrenmeden yapılmalı, ne kadar erken olursa, ameliyat başarısı ve iyileşme süreci açısından o kadar iyi. ama, ne kadar geç olursa da anestezi açısından o kadar iyi. o yüzden en uygun zamanı belirlemek çok önemli. ipek tam 10 aylık olduğu gün ameliyatını oldu.

to be continued...

15 Temmuz 2013 Pazartesi

ipek ve aslan 11 aylık



yazacak ne kadar çok şey, ve ne kadar az zaman var. 10 gündür yazlıktayız. güya, buraya gelince sık sık yazacaktım, ama ancak oturabiliyorum, ki yazıyı bitirebileceğimin de garantisi yok. ipeği son doktor kontrolüne götürür götürmez, izini de koparınca dosdoğru annemlerin yazlığına geldik.

 bu arada ipek ve aslan 11 aylık oldu, ipeğin 2 adet dişi çıktı, artık tamamen iyileşti. aslansa bir sinek böcek ısırığına inanılmaz tepki göstererek alerjinin dibine vurdu. tabi bunun alerji olduğu anlaşılana kadar ben öldüm öldüm dirildim. ikisi de sıralıyor, her an yürüyecek gibiler. çok hareketliler, mutlular burada.

artık sevdikleri ve sevmedikleri var, insanları bile ayırt ediyorlar, sevdikleri ve sevmedikleri şeklinde. bakıcılarıyla mutlular şimdilik, bana çok düşkünler. sürekli müzik dinliyorlar, müziğe eşlik ediyor ve dans ediyorlar.

yazıyı yarım bırakmak yerine kısa kesiyorum, şimdilik bu kadar.