17 Şubat 2014 Pazartesi

yankı yazgan ile çocuk ve oyuncak

geçtiğimiz haftasonu iki güzel etkinliğe katılma şansım oldu. malum babannemiz geldi, ben de hem işlerime, hem de sosyal hayatıma biraz zaman ayırabiliyorum artık. cumartesi sabahı, NİVOKİDO nun organize ettiği şahane bir seminere katıldım, Yankı Yazgan ile oyuncak ve çocuk söyleşisi.

esasen, seminer yanlış bir kelimeydi bu etkinlik için. oldukça keyifli, samimi bir söyleşi oldu. ben çok şey öğrendim, rahatladım ve keyif aldım. şimdiye kadar katıldığım en iyi söyleşiydi. ikizlerle dengeyi nasıl kuracağım ya da kuramamamı dert etmememi konuşabildim kendisiyle, genel olarak fikirlerim çok değişmese de, onun gibi bir hocadan onay almak da güzel bir şeydi.

Yankı bey'in anlattıkları arasında benim en eksik olduğum konu sınır koyma idi. ipek ve aslan, çok sakin sessiz çocuklar değiller, kriz çıkmasın diye her istediklerini yapar hale geldim neredeyse. ama bu durumda da hiç düzenimiz olmuyor. hep anı yaşıyoruz. bu da kötü birşey değil belki, ama çocukların iç disiplinlerinin oluşması için bir düzene, bizim koyduğumuz disiplin kurallarına uymayı öğrenmeleri gerekiyor. yani kısaca, düzen kurmak için sınır koymak çok önemli. beklemeyi (yemek saatini, uyku saatini, park saatini v.b) öğrenmeleri iç disiplinlerinin gelişmesi açısından çok önemli yine. herhangi birşey yaparken başkasına bağımlılık duymamaları da önemli.

herkesin (özellikle çok çocukluların) ortak sorunu, kardeşler arası şiddet vardı gündemimizde bir de. Yankı bey, müdahale edilmemesini çok doğru bulmuyor. çocuklara 2,5-3 yaşından sonra davranışlarının sorumluluğunu almayı öğretmek gerekiyor diyor. çocukların aralarındaki sorunları kendi kendine halletmesi sağlıklı değil diyor. çünkü bu durumda yetişkin olduğunda da kanunlara ve kurallara göre değil, kendine göre çözmeye çalışacaktır sorunu. büyüdüğünde birine vurması suçtur, ama çocukken bunu öğrenmezse bunu uygulayamaz. yani " sana vurana sen de vur " sağlıklı değil. bireysel oyunlardan çok beraberliği geliştirici oyunlar oynanmalı.

çocukların sağlıklı büyümesi için (psikolojik olarak) ergenlikte anne ve baba harici yetişkinlerle ilişki kurması çok önemliymiş. bu kişiler, amca, dayı,hala, teyze, anne/babanın arkadaşları olabileceği gibi, en güzeli öğretmen, antrenör, koç gibi örnek alacağı kişiler olması daha iyiymiş. ne çocukken ne ergenlikte, çocuklara yalnız olmadıklarını hissettirmek çok önemli. kalabalık aile (nine, dedeler) ile çekirdek aile dengesi iyi kurulmalı.

söyleşiden kısa kısa aklımda kalanlar bunlar, söylediğim gibi, çok faydalı keyifli bir sohbetti. hem yankı yazgana, cumartesi sabahını bize ayırdığı için, hem de nivokido çiğdem hanıma, bu organizasyon için çok teşekkür ederim.

14 Şubat 2014 Cuma

Ürün tavsiyesi: osanit



İpek ve aslana kullandığımız bazı ürünlerle ilgili yazmaya karar verdim bloga, nasıl olsa kullandığım ürünlerin tamamı kendi satın aldığımız veya yakınlarımızdan gelen hediyeler. Dolayısıyla tavsiye etme/etmeme yazıları tamamen yansız olacak. İlk ürün "Osanit" diş topları.

Diş çıkarmak malum zor bir iş, bizim aslan da bu işi maksimum zor hale sokuyor zaten. Diş çıkarırken hem ağlıyor sürekli, hem ishal oluyor, hem kusuyor, hem ateşleniyor, oluyor da oluyor yani. İpek aslana göre daha sakin geçirse de son çıkardığı azılar onu da zorladı ve zorlamaya devam ediyor maalesef. Çocukların acı içinde kıvranmalarını izlemek çok zor, ama durduk yere bir sürü ilaç vermek de zor. Ben içerdikleri zararlı maddeler yüzünden diş jeli kullanmadım ipek ve aslanda. Bu jeller içerdikleri lidokain yüzünden oldukça dikkatli -bana göre hiç- kullanılmalıdırlar. lidokain bir tür lokal anesteziktir, kim tıbbi zorunluluk yokken çocuğuna anestezik bir ilaç vermek ister ki. Zaten doktorumuz da hem içeriği hem de aynı zamanda diş etlerini sertleştirip dişlerin çıkmasını geciktirdiği için önermedi.

Osaniti bazı forumlarda okumuştum ve 1-2 arkadaşımdan duymuştum. Tamamen homeopatik bir ilaç. Yani bedenin kendi kendine iyileşme mekanizmasına etki ediyor. Merak edenler içinhomeopati: http://en.wikipedia.org/wiki/Homeopathy

Bir de prospektusuna bakalım:

Osanit diş çıkarma topları homeopatik bir ilaçtır
Homeopati düzenleme terapisidir. Homeopatik ilaçlarla yapılan tedavi bedeninizin kendi kendine iyileşmesini sağlayan kuvvetin uyarılması ve güçlenmesini sağlar. 
Osanit diş çıkarma minik topları beş homeopatik bileşenden üretilir. Burada bileşenlerin herbiri ilacın etkisine katkı sağlar. İşbu bileşenlerin homeopatik ilaç etkileri özellikle ağrılı, ateşli, ishal, kramp, dikkat çekici sıkıntı, huzursuzluk ve uykusuzluğun ön planda olduğu diş çıkarma zamanlarındaki şikayetlere uygundur. Xylit tatlandırıcı maddesinin kullanılmasıyla dişe zarar veren bakterilerin oluşması önlenir.
Osanit diş çıkarma minik topları, şiddetli ağrı durumlarında, diş çıkartmadan doğan ateş, ishal, sıkıntı, huzursuzluk ve uykusuzluk hallerine bağlı olarak küçük çocukların diş çıkartma şikayetlerinde kendi kendine iyileşme gücünün uyarılmasında kullanılır.
Adı geçen kullanım alanlarında işbu homeopatik ilacın kullanımı sadece homeopatik tecrübelere dayanır.


İpek ve aslanın diş yüzünden ağlama krizlerinde bize çok yardımcı oldu, ağlamalarını ve ağrılarını epeyce azalttı. Ben de tadına baktım tabi ki, nane şekeri gibi birşey, muhtemelendiş etlerini ferahlatıyor ve bir süreliğine rahatlamalarını sağlıyor. Bu ilacın tek sorunu temini, maalesef tüürkiyede satılmıyor, ben almanyadan getirttim. 1 yılda yarısını sağa sola dökmek suretiyle 2 kutu bitirdiler. Şimdi dört gözle yarın gelecek yeni kutuları bekliyoruz. 


13 Şubat 2014 Perşembe

bakıcı sorunsalı



bakıcı sanılanın aksine zengin ve şımarık kadınların değil, bebeklerine bakmak için ilave insanlara ihtiyaç duyan annelerin sorunu. ya çalışan annesinizdir, sabah biricik evladınızı bakıcının kucağına bırakıp işe gidersiniz, ya da ikiz/üçüz annesisinizdir , bebeklerin ve evin bakımı için birilerine muhtaçsınızdır. aksini iddia eden birçok kişi olabilir, "benim kaynımın komşusunun gelini ikizlere tek başına bakıyor, hem de bir tane de büyüğü var" gibi birçok söz duyarsınız, yine size kaynınızın komşusu yakınlığında insanlardan. ancak ve ancak kimse kendini kandırmasın, benim çocuklarıma tek başına bakılmıyor, çocukları tek başıma yedirmem, içirmem, temizlemem, evi temizleyip toplamam, yemek pişirmem, çamaşır yıkamam, ütü yapmam, banyo yapmam mümkün değil. ha bakın bunlar yapılmaz demiyorum, kendini paralayarak bunları yapan ve saf saf bu durumuyla övünen insanlar da olabilir. ama ben de insan evladıyım, bir evin bir kızıyım, kendimi bu kadar paralayıp yaşayamam.

neyse konumuzdan uzaklaşmayalım, ne dedik, bakıcıya muhtacız, maalesef ki. ben 18 ayda anladım ki, allah kimseyi ele muhtaç etmesin, hem de en hassas olduğunuz evlatlarınızla ilgili. benim annem ve kayınvalidem şehirdışında yaşadığından ellerinden geldiğince bize yardımcı olsalar da bize çare olamadılar. şu anda 6. bakıcımızla beraberiz, kendisine zerre güvenmemekle birlikte (kötülüğünden değil bu sefer, beceriksizliğinden) bir şekilde idare etmeye çalışıyoruz. ama ben sinir hastası oldum resmen, bana faydası mı var yoksa zararı mı anlamış değilim, ama biliyorum ki bunu gönderip yenisini bulsak daha iyi durumda olamayacağız.

biz şimdilik ailecek akıl,kalp ve fiziksel sağlığımız için bakıcıya ilaveten anneanne/babaanne desteğine başvuruyoruz. umuyorum, aile büyüklerimiz de bize destek olur ve şu çocukları sağsalim büyütürüz. ne kadar zormuş çocuk büyütmek, ne büyük kalp ağrısı, vicdan işi. vicdansız insanlar bizden uzak olsun artık...

4 Şubat 2014 Salı

Ah be çocuk!

Bu yazının, bu bloga yazdığım diğer yazılarla hiçbir ilgisi yok ama burada kalacak. unutmamak için, unutturmamak için. 140 karaktere sığmayan duygularımı en azından ben unutmayayım diye...
Bu günlerde bu çocuğa ağlıyoruz hep beraber, Ali İsmail Korkmaz. 2 haziran 2013 gecesi, eskişehirde sivil görünümlü bazı kişilerce öldüresiye dövüldü, 39 gün komada kaldıktan sonra öldü. Dövülürken," Vurmayın,öldüm " diye feryat ediyordu. Ali İsmail, henüz 19 yaşında, sokak ortasında vahşice öldürüldü. Babasının bu fotoğrafı herşeyi anlatıyor esasında, annesinin, " keşke kurşunlasaydınız" demesi, nasıl bir öfke, nasıl bir vahşet. Hepsi oldu evet, ama daha kötüsü, adalet olmayacak, inanamıyoruz biz de. 

Yazacak çok şey var ama boğazım düğüm düğüm, kalbim sıkışıyor. İki evladım var, birisi kıllarına zarar verse dünyayı yakarım gibi geliyor. Benim damla damla büyüttüğüm oğlumu, sokak ortasında döve döve öldürseler, aklımı da vicdanımı da kaybederim gibi geliyor. Adalet şu anki mahkeme salonlarından çıkar mı, öbür dünyada adalet gerçekten var mı bilmiyoruz. Ölen öldü, bir çocuğun ardından binlerce kişi ağlıyor, ama geri gelmiyor, annesinin yüreği hafiflemiyor....