12 Nisan 2013 Cuma

ipek ve aslan 8 aylık!



biraz gecikmiş bir yazı oldu bu, ama bu canavarlar bana fırsat vermedi bir türlü. ve evet, ipek ve aslan " 8 aylık " oldular. bu ay ne bir kutlama yapabildik ne de birşey, babaları 10 nisanda evde yoktu. haftasonu yapalım dedik kutlamayı, hem dayıları da gelecek. her ayın onunda pasta laıyoruz ve mum üflüyoruz. pek birşey anlamıyorlar ama bize eğlence oluyor işte.

ipek artık iyice emekliyor, aslan da uğraşıyor ama yüz üstü durmaktan nefret ettiği için pek başarılı olamıyor. ipek de bu durumu iyice kullanıyor. aslanpın elinden oyuncağını alıp kaçıyor, aslan da ardından bağırıp duruyor artık kuzum. bugün ipeği, parmağını elektrik prizine sokmak isterken yakaladım, hemen güvenlik koydum ama daha kalıcı bir çözüm bulmak gerek. bir yerlere tutunup dizlerinin üzerine kalkabiliyor, yani tehlikeli zamanları başladı artıki her an göz<ümüzün ve dikkatimizn üzerinde olması gerek.  geçenlerde babasıyla beraber bizim yatağımızda dururlarken, yataktan düşüş, allahtan birşey olmadı ama bu ilk düşüşüydü ve çok korkmuş haliyle.

aslan da artık birçok heceyi söyleyebiliyor, epeyce de çenesi düşük. bütün g xcün "bababababa, dededede, memememe" sıralıyor duruyor. bir de siniri bozulunca eliyle tel sarar hareketi yapıyor. onu neden yaptığını çözemedik tam, yani kızmayla onun bağlantısını kuramadık. şimdi de, ben bunları yazarken kucağımda oturuyor, çok mutlu paşamız. hem benim kucağımda, hem karşısında bilgisayar var. sürekli ayağa kalkmak istiyor. ellerinden tutup kaldırınca çok mutlu oluyor. dışarıyı, sokağı çok seviyor. daha fazla yazmama müsade etmeyecek. şimdilik bu kadar.

hamilelikte astım

gelelim hamilelikten bana kalan en büyük maraza, ASTIM. benimki,  henüz 7-8 haftalık hamileyken bir soğuk algınlığı sonrası geçmeyen öksürük şikayeti ile gittiğim doktorum beni bir göğüs haftalıkları uzmanına yönlendirmesi ile konuldu. sevgili doktorum, Prof. Dr. Mustafa Kürşat Özvaran. hamilelikteki, perinatolğumla birlikte en büyük şansımdır kendisi, beni 9 ay boyunca ve sonrasında çok güzel yönlendirmiş, tedavi etmiş ve aynı zamanda motive etmiştir.

hamilelerin %4-7 sinde görülüyormuş astım hastalığı. ancak burada kilit nokta hamilelikle birlikte astımın nasıl davranacağı. astım hastalarının 1/3 ünde astım azalırken, 1/3 ünde yerinde seyreder, 1/3 ünde ise artış gösterirmiş. buna uygun da bir tedavi izlenmesi gerekirmiş. eğer astım atakları kontrol altına alınmazsa bu durm bebek yada bebekler için oldukça riskli bir durum oluşturuyor. hamilelikte kontrol edilmeyen yada edilemeyen astım, rahimdeki kan akışının sekteye uğraması sebebiyle anne veya bebek ölümlerine, sakat doğumlara yol açabiliyormuş. o yüzden hamilelikte ilaç kullanmam diye diretmemek, araştırmak lazım, kaldı ki, astım ilaçları hamilelikte güvenli sınıftalar.

benim doktorum bana önce ilaç tedavisi uyguladı, daha sonra yavaş yavaş, ilaçları azalttık ama maalesef ki ilaçsız devam edemedim. çünkü benim astımım çok fazla şey tarafından tetikleniyordu. yeni yıkanmış çamaşır bile beni öksürük krizlerine sokmaya yetiyordu. düzenli inhaler kullanımı ve gerektiğinde maske kullanarak hamileliğimi geçirdim ben. tabi ki, hayatımdan parfümleri, deterjanları, güzel veya çirkin kokan herşeyi, yünlü mamulleri çıkardım. enteresan bir şekilde çiçek ve polenler alerji yapmadı.

doğumumu spinal anestezi ile yaptım ve astım buna engel olmadı. normal doğumun, stres sebebi ile daha kontrollü olması gerekir.

gelelim doğum sonrasına, lohusalık boyunca ne aklıma astım, ne ilaçlarım, hiç birşey gelmedi. bir anda bırakmış oldum ilaçları. ancak doğumdan 2 ay sonra biraz grip oldum ve o grip benim astımımı öyle bir tetikledi ki! ve ben astımı o kadar unutmuşum ki, astım ilacımı almak bile sonradan aklıma geldi. sonrasında yine doktor kontrolü ve sevgili doktorumun sayesinde, benim de her türlü alerjen ve tetikleyiciden uzak kalmam şekliyle ilaçsız yaşıyorum. sadece, tetikleyen birşey olursa inhalerimi kullanıyorum, artık akıllandım hem de, inhalerim sürekli çantamda.

9 Nisan 2013 Salı

hamilelik-3

başlamışken hamilelik yazılarını bitireyim en iyisi diyerek, 16. haftadan devam ediyorum maceraya...

16. haftada sevgili perinatologun yolunu tuttuk. ben, doktorun neler diyebileceğini önceden araştırmış, kafamda ona göre stratejiler oluşturmuştum ama eşimin olanlarla/olacaklarla ilgili neredeyse hiç bir fikri yoktu. sağolsun doktorumuz da pek konuşkan biri değildi -şimdilik- ama işini büyük bir özen ve titizlikle yatıyordu. yattım sedyeye ve ultrason başladı, doktorum ilk söylediği "bir kız, bir oğlan ha? " oldu ve biz büyük bir şok yaşadık. çünkü ben birkaç gün öncesinde erkek kıyafetleri almaya başlamıştım bile... ikisinin de erkek olacağını zannediyorduk, çok sevindik bu habere. yaklaşık yarım saat sürern bu tetkik boyunca doktorumuz bir daha hiç konuşmadı. işini bitirdi, ofis kısmına geçtik ve başladı konuşmaya. genel olarak durum iyiydi, ancak bazı ufak tefek şeyler görmüştü ve amniyosentez yapmak istiyordu. ben hemen karşı çıktım, major bulgular yoktu ve bir kaç hafta sonra düzelebilirdi. çıktık muayene odasından ve birkaç doktoru ve arkadaşımızı aradık fikir almak için. ayrıntıya girmeyeyeim sonuç olarak yaptırmaya ikna edildim. ertesi haftaya gün aldık hemen.

amniyosentez:

vikipediye göre;

"Amniyosentez (AS) ya da (İng. Amniotic Fluid Test (AFT)) , doğumöncesi fetusun içinde yüzdüğü sıvıdan cerrahi müdahale ile bir miktar sıvı alma işlemine verilen addır. Genellikle, genetik incelemeler için önerilen bir işlemdir."

anne adayına göre:

" amanın, karnıma eşek kadar iğne batırcaklar, ya bebeklere batarsa, ya bebeklere zarar verirse, ya düşük yaparsam, ya canım acırsa, ya ... , ya ... "

"ya bebeklerde bir anomali tespit edilirse??? "

esas endişe ikincisi, ya down sendromlu olursa, bunu çok düşündüm. ama burada da durum "bekara eşini boşamak kolay gelir" atasözünden ileri gidemiyor şu anda. herkes kendi sosyo ekonomik durumuna, dini inancına, ya da sadece o anda kendini nasıl hissettiğine göre kara verebilir. tek öğrendiğim, hepsine saygı duyulması gerektiği. 

bir de bu işlemi muhakkak işin ehli doktorlara, düzgün hastahane koşullarında yaptırmak. ve düzgün bir laboratuvarda test ettirmek. bu kısımdan emindim en azından.

işlem esasında çok basit. standart muayene olduğunuz sedyeye sırt üstü yatıyorsunuz, karnınızı dezenfekte ediyorlar, önce hafif bir uyuşturucu iğne yapıyorlar, sonra da esas iğne ile amniyosentez sıvısından küçük bir miktar alıp işlemi bitiriyorlar toplam 5 dakika falan sürüyor hepsi. ama, bizim gibi ikiz bekliyorsanız bu iş o kadar kolay olmuyor. iki keseye de tek seferde girdikleri için, iki bebeğin de az hareketli ve uygun pozisyonda olmasını bekliyorlar. bizim kuzular, her zaman ultrasondan çok rahatsız oldular, her doktor kontrolünde zıvanadan çıkıyordu hareketleri. ve doktor iğneyi batıracak uygun bir yer bir türlü bulamadı, neredeyse yarım saat uğraştıktan sonra, kızdı ve gitti. benim pozisyonumu değiştirdiler, biraz bekledik falan, sonra bir şekilde denk geldi ve yaptı. toplamda 5 dakika bile sürmeyen bir işlem için 1 saat harcadık bizim kıpırdaklar yüzünden. 

bu işlemle ilgili unutulmaması gereken birşey de eğer kan uyuşmazlığınız varsa, işlemden sonra anti-d iğnenizi olmanız gerektiği ve ve bu iğnenin koruyuculuğu 12 hafta, yani doğumdan önce yeniden yapılması gerekiyor. bir de eğer kan uyuşmazlığı varsa "indirect coombs" testi muhakkak yapılmalıdır.

gelelim sonuçlara, ilk sonuçlar 3 gün içerisinde geliyor, ve en yaygın anomali görülen 3 kromozoma bakılıyor, tam sonuç ise 15-20 gün içerisinde çıkıyor. ilk 3 gün istirahat etmeniz gerekiyor, sonrasında normal hayatınıza dönebilirsiniz.  

bizim sonuçlarımız normal çıktı, ben 3 gün neredeyse yerimden kalkmadım ama sonrasında normal hayatıma geri döndüm, ancak bu haftalardan sonra ağırlaşmaya başlamıştım zaten öyle çok hareketli bir hamilelik maalesef geçiremedim. 

8 Nisan 2013 Pazartesi

hamilelik-2

bebeklerin ikiz olduğunu öğrendikten sonra 1-2 arkadaşımıza haber verdik ama nedense çok fazla yaymadık. insanlardan oldukça enteresan tepkiler almamızın da bunda etkisi olabilir. hiç unutmuyorum en yakın arkadaşlarımızdan birinin ilk cümlesi " geçmiş olsun mu diyeyim, hayırlı olsun mu bilemedim " oldu. ne diyeceğimi şaşırmıştım, insan hamilelik haberine neden geçmiş olsun demek ister ki? bu ve benzeri tepkileri hem hamilelik süresinde, hem de doğumdan sonra sıksık duydum, ve artık kulağımı tıkayıp geçiyorum -bazen de ters ters cevap yapıştruyorum- .

bebekler ikiz olduğundan dolayı, doktor kontrollerimiz 2 hafta bir idi. ilk 14 hafta çok önemliydi, düşük riski açısından, özellikle çoğul gebeliklerde kesenin birini ya da ikisini birden kaybetmek oldukça sık görülen bir durumdu. ve genel geçer hamilelerin aksine az hareket çoğul gebeliklerde önemli! (bu tabiki benim doktorumun fikri ) ve ben büyük bir başarıyla 7-9 hafta arası grip oldum, bulantılarla birleşince durumum oldukça ağırlaştı ve yerimden kalkamaz hale geldim. ve sürekli bir öksürük, bunu tek bir post konusu olarak yazacağım, bana hamilelikten yadigar astım. bu duruma teşhis konulana kadar ne yediysem kustum ve yerimden kalkamadım.

o sıralarda izmirden kuzenim geldi ve o baktı bana 3-4 gün, sonrasında da annem devraldı nöbeti. neredeyse 1 ayı aldı toparlanmam. o kusmaların sonunda tatlı, tuzlu ve ekşiden tiksindim. ve tabi ki balık. marketlerde balık reyonlarının önünden bile geçemeyecek kadar tiksindim çok sevdiğim balıktan. sonraki aylarda biraz azaldı bu tiksintim, ama toplamda 3 kez balık yedim hamileliğim boyunca. bir kez şilede, bir kez anadolu kavağında, bir kez tarabyada. eve kesinlikle sokmadım.

bu kusmalar yüzünden ilk 3-4 ay hiç kilo almadım. zaten eskiden beri düzgün besleniyordum, hamilelik sırasında biraz daha dikkat eder oldum. bulantılarda en iyi dostum süt ve çubuk krakerdi, bir de elma. hamileliğim boyunca bol bol meyve, kırmızı et, süt, yoğurt ve dil peyniri tükettim. başka birşey yemedim desem yeridir. doktorum tavuk yememi tavsiye etmedi, çok fazla kimyasal (antibiyotik v.s.) içerdiği için. balığı da ben yiyemedim, dana etinin de çok pişmiş hali lezzetsiz olduğundan bol bol kuzu eti tükettim.

12. haftada, bebeklerin ense kalınlığına bakıldı, çok şükür bir sorun yoktu. ikiz hamileliklerde 2li, 3lü, 4lü gibi tarama testleri yapılmıyor. tek bakılan ense kalınlığı ve detaylı ultrason. 14. haftadan sonra epeyce rahatlamıştım, ama bu sefer sevgili eşim ayağını kırdığından dolayı eve kapandık bir süre daha. bu arada, bebeklerin cinsiyetinden bahsetmedim henüz, ancak doktorumuz 11. haftadan itibaren ikisinin de erkek olduğunu söylüyor. ikisi de çok hareketli, haftalarıyla uyumlu, sağlıklı bebekler.

16. haftada detaylı ultrason için bundan sonraki doktorumuz olacak sevgili Cihangir Yılanlıoğluna yollandık. cihangir bey, kolay kolay konuşmayan ama işini büyük bir titizlikle ve doğru yapan, iyi ki karşılaşmışız dediğimiz bir doktor. daha doğrusu bizim ihtiyaçlarımıza cevap verebilen bir doktor, inşallah maşallah gibi cümlelerle hastalarını oyalamayan gerçekten işinde çok iyi bir doktor. cihangir beyden sonra bir başka posta artık, hem bebekler iki erkekti, değil mi??

1 Nisan 2013 Pazartesi

ipek

neredeyse 2 aydır sağdan sola dönen, son zamanlarda ise döne döne bütün evi gezen ipek bu haftasonu nihayet emeklemeye başladı. her geçen gün tekniğini geliştiriyor ve hızını arttırıyor. bundan sonra onu tutabilene aşk olsun!

bütün evi alt üst edecek muhtemelen, sağa sola ve hatta kendine de zarar verecek ama yine de muhteşem bir gelişme!

yazacak birikmiş yazılar var ama bu haftasonu böyle bir olay olunca hemen not edeyim dedim.