27 Kasım 2012 Salı

hamilelik-1


az önce sağlık dosyamızı bulup - ki yeni taşındığımız için ve çalışma odası henüz yerleşmediğinden epeyce zor oldu - gebelik testini ilk ne zaman yaptırdığıma baktım. ne kadar enteresan, hayatımın en önemli günlerinden biri olduğunu sanıyordum ama sadece 11 ayda unutmuşum tarihi. 22 aralık 2011. ilk o gün öğrendim hamile olduğumu ve hatta çıkan değer o kadar yüksekti ki, doktorum ikiz olabileceğini kesin emin olmak için bir kaç hafta beklememiz gerektiğini söyledi. sevgilimi aradım, çok telaşlanmıştım, evet hamileliğe hazırdım ama ikize değildim. sevindim mi, üzüldüm mü, hatırlamıyorum ama sanırım en çok korktum. zaten sevgilim de benim sesimden iyi bir şey mi, kötü bir şey mi olduğunu anlayamamış. ama bebeklerin kalp atışlarını duyana kadar kimseye söylememeye karar verdik.

yılbaşını kayınvalidemlerin evinde misafirlerden saklanarak ve saat 12 yi zar zor görerek geçirdim. esasında kayınvalideme ve anneme hafif çıtlattım ama ikiz falan dediğimden kimse ciddiye almadı beni.

ilk doktor randevusuna erkenden gittik tabi ki, ve evet iki kese vardı. pıt pıt sesleri bizim için çok anlamlı ve heyecan vericiydi. ama esasında benim gözüm bulantılardan bir şey görecek halde değildi. neredeyse 9 ay süren bulantılarım 6. haftanın bitiminden itibaren başlamıştı.

ikiz hamileliği demek, en az iki kat sorun demek. daha çok bulantı, daha çok ağrı, daha çok risk, v.s. doktordan çıkınca babaannelerini aradık, bizim kuzular 11 mmdiler. babaanne sevindi tabi, ama daha çok şaşkındı, cinsiyetleri merak ediyordu. sonra biraz bir şeyler atıştırıp yola çıktık, avrupa yakasından anadolu yakasına akşam iş çıkış saatinde geçecektik, malum yol uzun. yolda annemi aradım, sevinçten kendinden geçti. ilk söylediğimde gerçekten ciddiye almamış beni. sonra kuzenimi aradım, arkasından da bütün sülale beni aradı, nasıl bir iletişim ağımız varsa, 1-2 dakika içinde onlarca kişiye haber yayıldı.

bizse, sadece şaşkındık. mutluyduk çok, ama çok şaşkındık. hayatımızın ne kadar çok değişeceğini görüyor, bundan mutluluk ve heyecan duyuyor ama bir yandan da altından kalkamamaktan korkuyorduk. macera bizim için 22 aralık 2011 de başladı ve yola 10 ocak 2012 de karnımda minik kelebeklerin olduğundan emin bir şekilde uyudum huzurla ve bulantıyla...

27 kasım 2012


an itibariyle uyku moduna geçmenize sadece 2 saat kaldı. odanızda çekyatın üzerinde cimnastik yapıyorsunuz denebilirsiniz. anneanneniz güzellik banyosuna girdi, bir saattir yıkanıp kurunamaması bu yüzden sanırım.

bir kaç gündür yazamadım, anneanneniz geldi pazar günü, biraz ona uyum süreci yaşadınız. sonra anneannenizin gelmesiyle yeniden gezme sezonunu açtık. kar-yağmur olmadığı sürece sokağa çıkarmayı planlıyorum sizi bütün kış. dün siz birşeyler almak için bir alışveriş merkezine gitmek zorunda kaldık. ne kadar çok ilgi çektiğinizi anlatamam, sürekli sizi sevmeye çalışan teyzeler tarafından durdurulduk. insanların dokunmadan sevmeyi öğrenmeleri lazım, minnacık onlar ellemeyelim dememe rağmen ısrarla dokunmaya çalışanlar oldu. bu maceranın bize katkısı, iştah oldu, özellikle aslanın durduramadığımız bir iştahı var dünden beri. sanki hiç doymuyormuş gibi geliyor bana :))

bugün sabah da banyodan sonra caddede dolaşmaya çıktık. caddenin bu tarafında kaldırımlar daha genişmiş, rahatça olmasa da en azından kaldırımdan düşmeden yol aldık. e açık hava da iyi geldi size, bugünü bolca uyku ile geçirdik. ama umarım bu uykular akşam uykunuzu bozmaz, çünkü ben gerçekten çok yoruldum. taşınmanın yorgunluğu ancak çıkıyor, hiç birşey yapmak istemiyorum.




23 Kasım 2012 Cuma

23 kasım 2012

Uykuya geçmeden önce güne dair kısa notlar... Bu sabah çok güzel uyandınız, ama gün boyu neredeyse hiç uyumadınız. Bu uykusuzluk da akşam saatlerinde resmen başınıza vurdu.

Aslanı uyutmakta bazen çok zorlanıyoruz, akşama kadar dedesini uğraştırdı ama beklenen uykuya bir türlü geçemedi.

Bir de bugün sizi görmeye alper dayınız geldi, ben de fırsattan istifade onunla 1-2 saat dışarı çıktım. Epeyce güldürdü beni, iyi geldi yani.

Bugünlük bu kadar, gidip aslanın durumuna bir bakayım.


Sent from my iPad

22 Kasım 2012 Perşembe

İpek ve Aslan

Bugun siz dogali tam tamina 104 gun oldu ve ben sonunda sizin gunlugunuzu yazmaya baslayabildim. Bastan butun hikayeyi yazmayi basarabilecek miyim bilmiyorum ama en azindan bugunden itibaren yazmaya calisacagim. Arada da hamilelik ve dogum surecinde yasadiklarimi yazarim umarum.

Buyudunuz, resmen kocaman oldunuz. Geceleri guzel uyudugunuzda artik kendime ayiracak kucuk zamanlarim olacak sanirim. Bu gece de kitap mi okusam, yazi mi yazsam dedim ama saat henuz 21:30 oldugundan belki ikisini de becerebilirim.

Bugun izmitten buyuk teyzeleriniz sizi ziyarete geldi, cok yorulurum zannetmistim ama o kadar yorulmadim. 5 gun once yeni evimize tasindik, neredeyse tamamen yerlestik sayilir, bir de uzerine misafir agirladik. Ve ben yorgunluktan olmedim, bugun buyuk teyzelerinizin size olan sevgisi beni de canlandirdi. Ikiz oldugunuz icin mi bu kadar seviliyorsunuz, tek tek dogsaydiniz da bu kadar ilgi gorur muydunuz bilmiyorum. Ama gercek olan, herkes size deli oluyor. Umarim omrunuz boyunce hep boyle icten, cok cok sevilirsiniz. Sizi sevgiyle buyutmek icin elimizden geleni yapiyoruz, etrafimizdaki herkes de bu konuda bize cok yardimci oluyor.

Ipegim, melegim, pembe kuzum her ne kadar dissiz neneler gibi gulsen de cok guzelsin, benim canimin ta icisin. Aslanim, pasa oglum, tum gunun yorgunlugu uyumadan onceki kahkahalarinla gecti, sana hayranim canimin diger yarisi.


Sent from my iPad