19 Eylül 2013 Perşembe

damak yarığı macerası - vol.3

ameliyat sonrası bakım

ipeğimizi sağ salim eve getirdikten sonra, esas film başladı. kuzum kardeşini görünce 24 saatlik asık yüzüne son verdi ve güldü çok şükür. ama ağıza oyuncak sokmak yok, çiğneme hareketi yok,katı gıda yok,sadece sıvı içebilir, biberon, emzik yasak, dişler deli gibi kaşınmaya devam ediyor. ve bütün bulara ilaveten evde normal beslenmeye devam eden bir ikiz kardeş var. bizdeki esas zorluk buydu, birine yedirdiğimizi diğerine yedirememek.

ilk işimiz mutfak kapısını sürekli kapalı tutmak oldu, aslanı da sadece mutfakta yedirdik. ipeğe de yavaş yavaş et suyu ve tavuk suyu vermeye başladık. doktor taze meyve suyu da vermemizi tavsiye etti, ama taze meyve suyu ipeğin ağzını çok yaktığı için biz biri kuru meyvelerden su hazırlayıp verdik. yoğurdu da hemen ertesi gün yemeye başladı. ama en zor kısımlardan biri henüz 10 aylık olan ve diş çıkarmaya çalışan bir bebeğin ağzına birşeyler sokmasını engellemek oldu. 10 ay boyunca yapmadığımız bir hareketi yaptık, televizyonu açtık. ben hep televizyonu açarsak put gibi karşısına geçer ve izlerler, bir daha da vazgeçiremeyiz zannetmiştim. ama ipeğin zerre kadar ilgisini çekmedi tv, aslan 1-2 dakika bakar gibi yaptı geçti.

gelelim anestezi etkilerine, bizi en çok zorlayan bu oldu. geceleri kriz geçirircesine ağlama nöbetleri. öyle ağlıyordu ki, gözü ne beni, ne babasını, ne de başka birini görüyordu. bazen 3 saat aralıksız ağladığı oldu. onu sakinleştirememek beni çok yıprattı. herkes, en çok ameliyat kapısında çocuğunu teslim etmenin travmatik olduğunu düşünür. ama değil, ben gayet soğukkanlı kızımı teslim ettim ve ameliyattan çıkmasını bekledim. esas travma, onun acısını, korkusunu dindiremeyince oluyor. doktorun söylediğine göre canı pek yanmıyormuş ama o haftalarca süren gözlerindeki korkuyu unutmam mümkün değil.

ameliyattan sonraki günlerde mümkün olduğunca ipeği yanında, hatta kucağımda tutmaya çalıştım, ama  emekleyen ve yürümeye çalışan bir bebekle bunu yapmak pek kolay değildi. korkusu geçince, yine oyuncaklarına dönüp, alıp başını gidiyordu. ama geceleri uyandıkça hep yanıma, koynuma aldım. alışması falan umurumda değildi bu koşullar altında, kaldı ki, alışmadı zaten. olabildiğince sakin bir ortamda tutmaya çalıştık ipeği ve besleyebildiğimiz kadar çok beslemeye gayret ettik.

ameliyatın 5. günü ilk kontrolümüz vardı, heyecanla gittik hastaneye, özgür geç kaldı, - bu da buraya not olsun- hemen 5 dakikalık bir muayeneden sonra, doktorumuz herşeyin yolunda olduğunu ve biberon ve emziğe başlayabileceğimizi, yavaş yavaş da yediklerini koyulaştırabileceğimizi söyledi. tanesiz çorbalarla başlamıştık zaten ama ipek epeyce aç kaldığından ameliyat sonrası, katı gıdalara da ertesi hafta geçtik yavaş yavaş. amma velakin, ağız yapısı değiştiği için yeni ağzıyla süt içmeye, yemek yemeye alışması biraz zaman aldı. ilk kez içine çekerek emmeye başlıyordu, ve bunu çok kısa sürede öğrendi.

bundan sonraki etap, bir sonraki doktor kontrolüne kadar olan 3 haftalık süreyi, kazasız belasız, hastalıksız atlatmaktı. ipek yine beklenenin üzerinde performans göstererek 2 hafta daha geçirdi. bu arada da ilk 2 dişini çıkardı. ilk haftanın sonunda evde sadece bakıcı ablalarıyla kaldık. ipek yine ara ara ağlama krizlerine girdi, ama daha hafifti artık.

ameliyattan sonra 3. haftanın bitiminde, doktorumuza son kontrole gittik. artık ona ihtiyacımız olmadığını, sadece 4,5 yaşında kontrole gelmesi gerektiğini söyleyerek bizi uğurladı. fiziksel olarak ameliyatın neredeyse tüm etkileri geçmişti. elimizde, biraz asabi, hepimizi muma çevirmiş ama sağlıklı bir ipeğimiz vardı artık.

tüm bu süreç boyunca ailelerimiz tabi ki yanımızdaydı ama hepsi sokak tabiriyle faso fiso. biz eğer Prof. Dr. Özhan Bekir Çelebiler hocayı bulmasaydık, ameliyatı o yapmasaydı işler bambaşka olabilirdi. özellikle benim güvendiğim, inandığım bir doktorun ameliyatı yapması çok önemliydi. ki, kendisinin alanında başarılı olduğu zaten akademik olarak kanıtlanmış, bana söz söylemek düşmez, ben sadece iyi bir insan diyebilirim. kızımı güvenle ellerine teslim ettim ve sağlıklı bir şekilde geri aldım. ameliyattan daha 4 gün sonra kızımın " annem " demesinin değeri ölçülemez. kendisine ne kadar teşekkür etsek az.

hep, ipek bir yaşını geçsin, hepsi geçecek yazmışım. ipek şimdi 13 aylık, hepsi geçti. hiç olmamış gibi. aynı minicik doğup hayata tutunan kardeşi aslan gibi. güçlü çocuklarım benim...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder